Alakalı Konular

Ana SayfaJEO-PEDİAYapay ZekaTürkiye ve Dünyada Yapay Zeka

Türkiye ve Dünyada Yapay Zeka

Turkiye abd cin rusya yapay zeka


Yapay zekânın yakın gelecekte göstereceği gelişim konusunda tam bir konsensus bulunmamakla birlikte, uzmanlar; yapay zekâ uygulamalarının askeri sistemlere entegrasyonu konusunda hızlı bir trend öngörmekte ve orduların sivil alanda yaşanan gelişmelere paralel olarak bu değişimi yaşayacaklarını düşünmektedir.

Yapay zekâ alanında yaşanan baş döndürücü gelişmeler sonrasında askeri alanda köklü dönüşümler yaşanacağı ve savaşın karakteristik özelliklerinin tamamen değişeceği değerlendirilmektedir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere bu değişimin nasıl bir zaman süreci içerisinde gerçekleşeceği ve nasıl bir trend izleyeceği konusunda bir konsensus bulunmamaktadır.

Yapay zekâ uygulamalarının geliştirilmesinde başı çeken ve rekabet halinde olan başlıca ülkeler ABD, Çin ve Rusyadır. Yapay zekâ alanındaki bu rekabet alanında Amerika Birleşik Devletleri’nin, geçmişte atom bombası ya da Stealth teknolojisinde olduğu gibi teknolojiyi ilk sahaya süren ülke olarak, yapay zekâ konusunda da üstünlüğü ele geçirmesinin ve tekel olabilmesinin mümkün olmayacağı iddia edilmektedir.

Çin tarafından agresif bir şekilde geliştirilmekte olan; robotik sistemler, gizli hedefleri ortaya çıkaran yapay zekâ destekli sensörler, komutanlara anlık savaş alanı taktik resmini sunabilen sistemler, karar verme süreçlerini destekleyen akıllı bilgisayarlar başta olmak üzere yapay zekâ tabanlı inovasyon çalışmaları Amerika Birleşik Devletleri’nin bu konuda tekel olma ihtimalini zayıflatmaktadır.

ABD’ye rakip olarak Çin’in yanı sıra Rusya da; gelişmiş robotik sistemler projesi, yapay zekâ tabanlı savunma sistemleri, karar verme ve planlama araçlarını destekleyen karar destek sistemleri, siber savaş ve yapay zekâ tabanlı dezenformasyon kampanyaları gibi çok önemli konularda yatırımlar yapmaktadır. Rusya, mevcut yapay zekâ teknolojilerini, yurt dışında sürdürmekte olduğu hibrit ve bilgi harbi alanlarında etkin olarak kullanmaktadır. Bu bağlamda, içerisinde bulunduğu çatışma alanlarını bir savaş laboratuvarı olarak görmekte, geliştirdiği sistemleri bu bölgelerde denemekte ve elde ettiği geri bildirimleri mevcut sistemlerin geliştirilmesinde kullanmaktadır.


Türkiye’de Yapay Zeka:

Turkiyede yapay zeka

Yakın geçmişte Türkiye; Deniz, Kara ve Hava platformlarında yapay zekâ projeleri üretme konusunda köklü adımlar atmıştır.
Önümüzdeki dönem Türkiye’nin yapay zekâ konusundaki yol haritasını belirleyeceği bazı kritik kararları alması gereken bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin milli yapay zekâ stratejisini belirleyecek ve çizilecek yol haritasına karar verecek olan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi iki yıldan fazla zamandır süregelen bir takım projelerin son safhalarını değerlendirmek üzere, farklı bir takım sektörlerden ve bilim dallarından önde gelen insanları bir araya getirerek önemli bir toplantı düzenledi. Bu toplantıda katılımcılardan şu sorulara cevap üretmeleri istendi; “Sizce Türkiye’nin yapay zekâ stratejisi nasıl olmalı? Bunun için neler yapılmalı? Sizler bu konuda hangi katkıları sağlayabilirsiniz?”

Türkiye’nin yıllardır süregelen strateji belirleme çalışmaları artık bu toplantılar sonrasında kararlaştırılmış olacak ve kamuya açıklanacak. Halihazırda 34 ülke yapay zekâ stratejilerini açıkça duyurdu. Türkiye de yakında bu ülkelere katılacak, yapay zekâ teknolojileri ve bu yönde atılacak adımlarla ilgili izleyeceği stratejiyi belirleyecek ve kamuoyu ile paylaşacaktır.

ABD’de Yapay Zeka

Abd yapay zeka


ABD, çeşitli otonomi derecelerinde farklı teknolojiler üzerine çalışmalarıyla son 25-30 yıl içerisinde en çok öne çıkan ülkelerden biri oldu. Hali hazırda silahlı otonom sistemlerin geliştirilmesini destekleyenler de dahil olmak üzere; ABD liderleri sürecin başlangıcından itibaren otonom silahlı sistemlerin kullanımı konusunda oldukça ihtiyatlı davrandılar.

AEGIS ve Phalanx CIWS sistemleri gibi savunma amaçlı otonom sistemler operasyonel olarak kullanılmaktadır. Bu sistemlerin tereddütsüz olarak operasyonel hale getirilmesinin arkasında ise eş zamanlı ve yüksek hacimli saldırılara karşı koyabilme yeteneği ve hızlı reaksiyon kabiliyetleri olmuştur. Taarruz amaçlı uygulamalar yukarıda belirttiğimiz kaygılar nedeniyle ABD liderlerinin gözünde daha az kıymet buldu. Amerikalı sistem geliştiricilerine göre, taarruzi sistemlerde hız savunma sistemlerine göre daha az önem taşımaktadır, çünkü taarruzda inisiyatif saldıran taraftadır ve saldıran taraf, saldırı zamanına ve yerine karar verecek insiyatife sahiptir ve reaksiyon vermesi gereken taraf savunmada kalan taraf olacaktır. Bu nedenle ABD’li karar vericilerin şimdilik yapay zekâ tabanlı uygulamalarda daha çok savunma sistemlerini tercih ettikleri belirtilmektedir.

ABD’nin mevcut ARGE çalışmaları göz önünde bulundurulduğunda, başta görüntü istihbaratı olmak üzere, istihbarat ve lojistik alanlarında geliştirilmiş ve savunmaya yönelik ya da taarruzi özellikte oldukları hususu muğlak olan yapay zekâ tabanlı uygulamaların ön plana çıktığını görmekteyiz. ABD kamuoyunun muhtemel tepkileri nedeniyle, öldürücülüğü yüksek otonom silahların geliştirilmesi hususunda Savunma Sanayi Başkanlığı oldukça dikkatli davranmakta, bu konuda araştırmaları bulunan firmalarla olan ilişkilerinde şeffaf davranmaya çalışmakta ve her aşamada kamuoyunu bilgilendirmektedir.
2015 yılında yaptığı bir konuşmada, ABD Savunma Bakanlığı genel sekreter yardımcısı Robert Work, insan-robot karması savaşçı timlerden bahsetti ve “Bu uygulamaya ilk geçen rekabette avantajı ele geçirecek, yatırımlarında geç kalan ise sahada geride kalan taraf olacak” şeklinde çok ilginç bir hususa vurgu yaptı.


Savunma Bakanlığı Milli Güvenlik Forumu’nda yapmış olduğu bu konuşmada Work, 5 önemli uygulama alanını açıkladı:

i. Otonom, Öğrenen Zekâ Sistemleri

Hibrit Savaş alanları ile Ukrayna gibi gri alanlarda meydana gelen ya da muhtemel çatışmaları önlemek maksadıyla ülke çıkarları doğrultusunda erken müdahale edebilmek için, bir nevi erken alarm sistemi olarak tasarlanan bu sistemler genellikle erken ikaz maksatlı olarak sınır hattında kullanılabilmektedir.

ii. İnsan-Robot Karma Sistemler

Bu sistemlerde esas olan eski çağlardan aktarılan mitlerde yer alan insan başlı atlara benzeyen melez yaratıklar ya da insanlara bazı robotik organların eklendiği Iron Man filminde sergilendiğine benzer bir şekilde, çok güçlü devasa robotik makinelerin, içerisine pilot olarak yerleştirilen insan tarafından komuta edildiği sistemlerdir.

iii. Giyilebilir Teknoloji ile Desteklenen Askerler

Savaşçıların üzerindeki elektronik yardımcı cihazlar üzerine yüklenebilir uygulamalar vasıtasıyla, savaş alanında dost düşman analizi, arazi analizi, düşman elindeki silahların analizi ile mevcut vücut yapısını destekleyen mekanik sistemler gibi yardımcı elemanlar vasıtasıyla ön saflarda çarpışan askerleri daha kuvvetli kılan ve performansını arttıran sistemlerdir.

iv. İnsan ve Otonom Robotlardan Karma Olarak Teşkil Edilen Savaşçı Timler

İnsansız sistemler ile askerlerin ortak olarak teşkil ettiği karma timlerin tasarlanmasında amaç; operasyonu yürütürken daha doğru kararlar alabilme ve işbirliği içerisinde minimum hata ile operasyonları yürütebilmekdir. Buna örnek olarak ABD ordusunda Apache ve Gray Eagle sistemleri verilebilir.

v. Ağ Bağlantılı Yarı Otonom Sistemler

Bu sistemde, tüm elemanlar birbirine ağ ile bağlı olup siber saldırılara karşı kuvvetlendirilmiş ve siber karşı saldırı yapabilecek kabiliyettedir. Bu elemanlar arasında kurulacak ağ sürü şeklinde gruplandırılmış sistemler ya da tekli sistemlere bir insan kullanıcı tarafından komuta edilir. Öğrenen zekâ yardımıyla, herhangi bir siber saldırıya uğrasa dahi önceden farklı koşullar için belirlenmiş alternatif hareket tarzlarından birini seçerek, bağlantı kesildiğinde dahi hedefe gidebilme yeteneğine sahiptir. Yapay zekâ konusunda gelinen aşamaya bakıldığında otonomi kavramı oldukça kritik bir eşiği geçmiş durumdadır ve bu yetenek gelişimi müttefiklerde ve rakiplerde sürekli artış trendindedir. ABD Savunma Bakanlığı bu konuda çok hızlı hareket etmek gerektiğini, otonom sistemlerden askeri organizasyonlarda ve çatışma alanlarında azami faydalanabilmek maksadıyla gerekli adımların süratle atılması gerektiğini, ayrıca rakipler tarafından ulaşılan teknolojik seviyenin göz önünde bulundurularak muhtemel saldırılara karşı tedbirler konusunda da önemli çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Çin’de Yapay Zeka

Cin yapay zeka

Yapay zekâ alanında yaşanan rekabet ortamında, ABD’nin ardından ikinci sırayı işgal eden Çin, ABD’yi takip ve taklit eden bir ülke olmadığını, daha fazlasını yapabileceğini ortaya koymuştur. Çin her ne kadar pek çok bilim dalında keşifler ve yeni icatlar konusunda ABD’nin gerisinde kalmış olsa da, yapay zekâ konusunda son yıllarda attığı cesur adımlar ile rekabetçi ülkeler arasında başat-aktör konumunu sürdürmektedir. Bu konudaki Atılım ve stratejileri desteklemek maksadıyla, 2017 yılında Çin Ulusal Reform ve Gelişim Komisyonu, ulusal yapay zekâ laboratuvarı önerisini kabul etmiş ve yürürlüğe koymuştur. Ayrıca yapay zekâ tabanlı görsel teşhis uygulaması, ses tanıma, insan-makine ve yapay zekâ arasında etkileşimi artıran yeni uygulama formları gibi alanlarda ARGE çalışmaları yürütmek üzere Baidu firmasını yetkili olarak tayin etmiştir. Bu yasal altyapı çalışmalarının temelinde Çin’in yapay zekâ ortamındaki rekabetçi kimliğini üst düzeye taşıma maksadı ve heyecanı yer almaktadır. Bu arada, Baidu, Ali Baba ve TENCENT firmaları yapay zekâ tabanlı uygulamalar alanında kayda değer gelişmeler sağlamış ve çok önemli uygulamalar geliştirmiştir. Ulusal olarak tamamen öz kaynaklarla geliştirilen bu uygulamalara örnek olarak ses tanıma uygulamaları ve otonom arabalar verilebilir.

ABD tarafından 2015 yılında Çinli süper bilgisayar girişimcilerine Intel X10 marka çok güçlü işlemcilerin satışını yasaklanmasının ardından, “high-performance computing-HPC” Yüksek Performans Bilgisayarları sektöründe, Sunway Taihu Light tarafından ulusal imkanlar kullanılarak, Intel ile rekabet edebilecek seviyede işlemciler üretmiştir. Böylelikle, ABD tarafından atılan bu adımın ya da gelecekte benzer muhtemel engelleme faaliyetlerinin Çin’in bu alanda gelişimini engellemeye muktedir olamayacağı ortaya konulmuştur. Bahse konu firma tarafından 2016 yılında dünyanın en hızlı süper bilgisayarı üretilmiş ve Çin bu alanda meydan okumasına devam etmiştir. Tüm bir çalışmalar, Xi Jinping tarafından ilan edilen askeri sivil sektör işbirliği stratejisi kapsamında oluşturulan alt stratejilerden biri olan; Çin Beyin Planı kapsamında gerçekleştirilmiştir.

Başkan Xi Jinping; yapay zekâ teknolojileri geliştirmek ve bu geliştirilen teknolojileri insansız sistemlerde, siber güvenlik ve sosyal devlet uygulamaları ile uluslararası alanda askeri teknoloji üstünlüğünü sağlamak maksadıyla askeri-sivil sektör işbirliği stratejisini desteklediklerini açıklamıştır.

Çin’in yapay zekâ konusuna yaklaşımında en önemli unsur ABD tarafından ortaya konulan gelişmelerin çok iyi incelenerek uygulama sonuçlarının analiz edilmesi ve ilham alınarak daha iyisinin yapılması hedefidir. ABD tarafından 1. Körfez harbi sırasında yürütülen ağ tabanlı savaş sonrası alınan dersleri kendi programlarına dahil eden Çin’in, bilgi savaşı kavramını temel stratejilerine oturtması ile birlikte gelecekte amacını girişeceği tüm bilgi savaşlarını kazanmak olarak belirlemesi ve teknoloji geliştirme çabalarını bu doğrultuda yürütmesi; mevcut çalışmalarda esinlenip daha iyisini yapma hedefine örnek olarak verilebilir.

Çin ordusu Vietnam Savaşı’ndan bu yana herhangi bir savaş tecrübesine sahip olmadığından, diğer ülkelerin, özellikle ABD ve Rusya’nın sahada bizzat uygulamaya koyduğu yapay zekâ sistemlerini takip etmek buradan çıkardığı sonuçları gelecek çalışmalarına ışık tutmak üzere analiz etmek durumundadır. Zira birtakım sivil alanlarda ABD’ye üstünlük sağlamış olsa bile, bilgi harbi konusunda Çin halen ABD ordusunun yakaladığı temponun uzağındadır. Çin’li yetkililer, dijital ağ tabanlı uygulamaların tek başına yeterli olmayacağına ve bu bağlamda ABD tarafından ortaya konulan yapay zekâ ve büyük veri yönetimi destekli bilgi harbi teknolojilerinin iyi incelenerek ithal edilmesi gerektiğine ancak birebir uygulamadan ziyade örnek alıp daha iyisini yapma yolunda çalışmaların sürdürülmesi gerektiğine inanmaktadır. Çin Ordusu’nun vizyonu; 2020’li yıllar sonunda mekanizasyon dönüşümünü, 2030 sonrasında ise bilgi harbi dönüşümünü tamamlayıp bu alanda rakipsiz bir ordu olmak ve girişeceği tüm bilgi savaşlarını kazanmak olarak tanımlanmıştır.

Ortaya konulan bu vizyon doğrultusunda Çin Ordusu tarafından somut olarak atılan ilk adım; akıllı insansız sistemler ve bilim ve teknoloji sistemleri alanı uzmanlık grubu kurulması olmuş ve bu çalışma grubu tarafından Çin Donanması’nın tartışmalı sularda üstünlüğünü sağlayacak şekilde gözetleme ve teşhis yeteneklerini artıracak insansız deniz araçları geliştirilmiştir. Ayrıca Çin ordusu tarafından sürü İHA, komuta/kontrol sistemleri ve müşterek operasyon komuta sistemi otomasyonu gibi oldukça iddialı sistemler geliştirilmiştir.

Yapay zekâ kullanımı konusunda Çin’in diğer bir ilgi alanı da füze teknolojileridir: ABD tarafından Harpoon füze sistemlerine alternatif olarak geliştirilmekte olan, yarı otonom, nirengi noktalarını otomatik olarak takip edebilen, hedef seçimi yapabilen, maksimum hasar için doğru vuruş noktasını belirleyebilen Long Range Anti-Ship Missile-LRASM(Uzun Menzilli Anti-Gemi Füzeleri)’ne karşılık olarak, Çin, yeni nesil seyir füzelerinin geliştirilmesinde yapay zekâ destekli füze seyrüsefer sistemleri ve hedef teşhis sistemlerinden faydalanıldığını açıkladı. Bu gelişme, hızla değişen çatışma alanı koşullarına karşı komutanlara füzelerin aktif olarak yönlendirilebilmesi ve daha fazla esneklik gibi ciddi avantajlar sağlayabilir.

Çin Havacılık Bilimi ve Endüstrisi Akademisi genel tasarım departmanı direktörü tarafından China Daily gazetesine verilen demeçte; Çinli Mühendisler tarafından bu tarz yapay zekâ uygulamaları araştırmalarının uzun zamandır yapıldığını, bu konudaki araştırmalarda Dünya’da lider konumda olduklarını ve üretecekleri füzelerde çok yüksek seviyeli yapay zekâ ve otomasyon sistemlerinin entegre edileceğini belirtti. Ayrıca geliştirilen bu sistemlerin, sahada komutanlara gerçek zamanlı kontrol ya da at unut sistemleri arasında tercih seçeneği ve hatta pek çok ek görev tanımlama imkânı sağlayacağını sözlerine ekledi. Çinli yetkililer tarafından beyan edilen bu vizyon, uzaktan komutalı çatışma doktrinini desteklemekte ve güçlendirmektedir. Küçük otonom gemilerden oluşan büyük filolarla, sabit savunma sistemlerinin radarlarından kaçarak personel zayiatı vermeksizin büyük saldırılar gerçekleştirebilecek deniz araçları da bu projeler arasında yerini almıştır.

Çin’in yapay zekâ konusundaki yaklaşımları incelendiğinde, “Teknoloji taktiği belirler” doktrininden yola çıkarak yapay zekâ tabanlı uygulamaların geliştirilmesine çok büyük önem verdiği, bu sistemlere ABD’ye oranla daha fazla bel bağladığı, gelecekte savaş alanında başta hızlı karar vermeyi sağlayan karar destek sistemleri olmak üzere ciddi atılımlar gerçekleştireceği değerlendirilmektedir.

Rusya’da Yapay Zeka

2000’li yıllardan itibaren Rusya zaten orduda reformlar başlatmıştı ve eski Sovyet teçhizatının modernizasyonu konusunda bir takım çalışmalar yürütmekteydi. Rusya’nın çağdışı kalmış ordu yapısını dönüştürme çabalarının sürdüğü esnada, ABD çoktan yapay zekânın askeri alandaki uygulama çalışmalarına ve AR-GE çalışmalarına başlamıştı. Bu bağlamda Rusya’nın yapay zekâ geliştirme çalışmalarına göreceli olarak daha geç başladığı söylenebilir. Rusya’da mevcut rejimin karar alma mekanizmalarının hızı ve uygulamaya koyma kararlılığı bu konuda bir avantaj olarak görülmektedir. Bu avantajı lehine kullanan Rusya atılması gereken adımları son dönemde hızlı ve kararlı bir şekilde uygulamaya koymuştur.

Son dönemde Rusya yapay zekâ uygulamaları konusundaki çalışmalar için önemli kaynak tahsisi yapmış, önemli kurumları bu konuyu geliştirmek üzere yönlendirmiş, hedefler koymuş ve geliştirilen yazılım ve uygulamaların askeri alana aktarılması için gerekli koordinasyon tedbirlerini almıştır. Rusya için otonom robot askerler konusu birinci sırada geliştirilmesi gereken husus olarak görülmekle beraber, savunma sistemleri, karar destek sistemleri, planlama sistemleri, elektronik harp ve benzeri konularda da önemli çalışmalar yürütmektedir.

Yapay zekâ alanında kısmen başarılı çalışmalarına rağmen, Rusya’nın uzun dönemde bu konuda bir takım yapısal demografik ve kültürel faktörlerden kaynaklı sıkıntılarla karşı karşıya kalacağı değerlendirilmektedir. Rakipleriyle kıyaslandığında bu alana ayırabileceği bütçenin kısıtlı kalacağı, iyi eğitimli vatandaşlarının beyin göçü ile büyük oranda ülkeyi terk etmeye meyilli olacağı ve nüfusunun küçülmeye ve yaşlanmaya devam edeceği düşünüldüğünde rakipleri ile mücadele etmeye gücünün yetmeyeceği değerlendirilmektedir. Ayrıca Rus ekonomisinin petrol fiyatlarına aşırı bağımlı olduğu ve bu konunun da gelişmiş ülkeler tarafından manipüle edilebileceği düşünüldüğünde, bu tezin haklı çıkma ihtimali artmaktadır. Ordunun kuvvetli merkezi karar verme eğilimi göz önünde bulundurulduğunda, tam otonom sistemler vasıtası ile daha küçük birliklere inisiyatif bırakılacağı fikri Rus Ordusu’nun yapısal özellikleri ile uyuşmamaktadır. Yine de, düşük riskler içeren küçük operasyonlar ve çatışma alanlarında yapay zekânın bir takım unsurlarını kullanılmaya devam edilebileceği değerlendirilmektedir.

Her ne kadar rakipleri Çin ve ABD’nin gerisinde kalsa da, Rusya, başta insansız kara araçları olmak üzere, geniş bir yelpazede insansız robotik askeri platformlara yatırım yapmaktadır. Bu yatırımlar Başkan Vladimir Putin tarafından Ocak 2017’de insansız kara araçları geliştirme çalışmalarının üretime dönüştürülmesi talimatı ile çalışmalar üretime dönüşmüştürülmeye başlamıştır. Bu kararın verilmesinde en önemli etken o tarihe kadar yapılan test çalışmalarında sistemlerin etkinliğini ispatlamış olmasıdır. Rossiyskaya Gazeta tarafından yayınlanan haberde; 2016 yılında Nizhny Tagil eğitim alanında yapılan tatbikatta, insansız hava aracı tarafından tespit edilen gizlenmiş bir hedef tespit edilmiş, hedef bilgileri yerde konuşlu Nerektha isimli terminatör robota aktarılmış, füze ve otomatik silahlarla donatılmış olan bu robot aldığı yukarıdan aktarılan bilgilerle hedefi ateş altına almış ve görevi başarı ile tamamlamıştır. Sahada uygulamaya konulan başarılı örnekler 2017 yılında Putin tarafından üretim kararı alınmasına vesile olmuştur.

Son olarak, Rusya birleşmiş teçhizat üretim şirketi (OPK) tarafından, video kameralar, infrared ve Sismik sensörler, radarlar ve dronlarla teçhiz edilmiş ve yapay zekâ tabanlı bir savunma sistemi ile bütünleştirilmiş bir sınır Güvenlik sistemi geliştirilmiş bu sistemle sınırda oluşabilecek her türlü ihlale müdahale imkanları geliştirmek hedeflenmiştir.

Rusya tarafından geliştirilen ya da üzerinde çalışılan sistemleri incelendiğinde; genel olarak yapay zekâ tabanlı otonom silahlı sistemlerden kaçınıldığı, daha ziyade yarı-otonom yani bir operatör tarafından uzaktan komuta edilen sistemler üzerine yoğunlaştığı görülmektedir.