
Avustralya-Yeni Zelanda-Amerika Birleşik Devletleri Güvenlik Antlaşması (ANZUS), üye devletlerin karşılıklı savunma ve işbirliği taahhütlerini somutlaştıran Pasifik güvenlik düzenlemelerinin temel taşıdır. Bu makale ANZUS Antlaşması’nın hedeflerini, kuruluş tarihini, önemini, örgütsel çerçevesini ve Türkiye gibi üçlü yapının dışında kalan ülkelerle ilişkilerini incelemektedir.
kurulduğu tarih: 1 Eylül 1951
yürürlük tarihi: 29 Nisan 1952
kuruluş amacı: ABD’nin 11 Ağustos 1986’da Yeni Zelanda’ya karşı güvenlik yükümlülüklerini askıya almasına rağmen üçlü bir karşılıklı güvenlik anlaşması uygulamak; Avustralya ve ABD yıllık toplantılar düzenlemeye devam etmektedir
Ana Başlıklar
Kuruluş Amacı
ANZUS Antlaşması’nın temel amacı Avustralya, Yeni Zelanda ve Amerika Birleşik Devletleri arasında karşılıklı savunma ve işbirliği yoluyla Pasifik bölgesinde barış ve güvenliği teşvik etmektir. Antlaşma, Pasifik’teki taraflardan herhangi birine yönelik silahlı bir saldırının diğerlerinin barış ve güvenliği için tehlikeli olacağını ve ortak tehlikeyi karşılamak için harekete geçilmesi gerektiğini belirtmektedir.
ANZUS ne zaman ve hangi ülkeler tarafından kuruldu
ANZUS Antlaşması 1 Eylül 1951 tarihinde Avustralya, Yeni Zelanda ve Amerika Birleşik Devletleri temsilcileri tarafından San Francisco, Kaliforniya’da imzalanmıştır. Antlaşma 29 Nisan 1952’de yürürlüğe girmiş ve Soğuk Savaş’ın başlarında yükselen jeopolitik gerilimlere karşı bu ülkeler arasında resmi bir ittifak kurmuştur.
ANZUS’un Rolü ve önemi
ANZUS, Pasifik bölgesinin güvenlik ve istikrarının sağlanmasında hayati bir rol oynamaktadır. Potansiyel saldırganlar için caydırıcı bir rol oynar, ortak tatbikatlar ve istihbarat paylaşımı da dâhil olmak üzere askeri işbirliği için bir çerçeve sağlar ve üyelerinin birbirlerinin savunması için hareket etme taahhüdünü güçlendirir. Antlaşma, terörizm ve siber tehditler gibi yeni güvenlik sorunlarına uyum sağlayarak geçerliliğinin devam ettiğinin altını çizmiştir.
Tarihçe ve arka plan
ANZUS ilk yıllarında ortak tatbikatlar ve planlamalarla konvansiyonel bir askeri ittifak olarak işlev görmüştür. Ancak, özellikle Pasifik’teki jeopolitik dinamikler ve küresel stratejik öncelikler geliştikçe Antlaşma’nın kapsamı ve etkinliği zaman içinde test edildi. Özellikle Antlaşma, saldırıya verilecek karşılığın niteliğini belirtmemiş ve bunu tarafların duruma göre karar vermesine bırakmıştır.
Antlaşmaya ihtiyacı doğuran sebepler, Soğuk Savaş‘ın ortaya çıkan dinamikleri arasında Pasifik’te kolektif bir savunma mekanizmasına duyulan ihtiyacın giderek daha belirgin hale geldiği İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin stratejik zorunluluklarına kadar uzanmaktadır. Anlaşma, Sovyetler Birliği ve müttefiklerinden algılanan tehditlere bir yanıt niteliğindeydi ve komünizmin Asya ve Pasifik’te yayılmasını önlemeyi amaçlıyordu. Yıllar içinde İttifak, küresel güvenlik ortamındaki değişiklikler ve üye devletlerin politikalarındaki kaymalar da dahil olmak üzere çeşitli zorluklarla mücadele etmiştir.
İkinci Dünya Savaşı Sonrası
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş ile karakterize edilen yeni bir küresel düzenin başlangıcına işaret etmiştir. Bu dönemde iki kutuplu bir dünya ortaya çıkmış, ülkeler ya ABD’nin başını çektiği Batı bloğuna ya da Sovyetler Birliği’nin başını çektiği Doğu bloğuna dahil olmuşlardır. Bu bağlamda ABD, komünizmin yayılmasını engellemek ve müttefiklerinin güvenliğini sağlamak için bir ittifaklar ağı kurmaya çalışmıştır.
Örgütsel yapı ve mekanizmalar
ANZUS Antlaşması NATO gibi kapsamlı bir örgütsel yapı oluşturmamaktadır. Bunun yerine üye ülkelerin dışişleri bakanları arasında düzenli istişareler yapılmasını öngörür ve karşılıklı çıkarları ilgilendiren konuları görüşmek üzere her zaman toplantı çağrısı yapılabilir. Anlaşma karşılıklı savunma ilkesini vurgulamakta ve ortak askeri eylem kararlarının oybirliğiyle alınmasını öngörmektedir. Ayrıca, her üye ülkenin temsilcilerinden oluşan ANZUS Konseyi, danışma ve koordinasyon için ana mekanizma olarak hizmet vermektedir.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye, yalnızca Avustralya, Yeni Zelanda ve ABD arasında üçlü bir pakt olarak kalan ANZUS’a üye değildir. ANZUS ve Türkiye arasında doğrudan örgütsel bağlar bulunmamakla birlikte, bu ülkeler küresel güvenlik sorunlarını ele alan uluslararası koalisyonlara ve diyaloglara katılarak güvenlik konularında sıklıkla işbirliği yapmaktadır.
Sonuç
Avustralya-Yeni Zelanda-Birleşik Devletler Güvenlik Antlaşması, üyeleri arasında karşılıklı savunma ve işbirliği için bir çerçeve sağlayarak Pasifik güvenlik mimarisinin merkezi bir unsuru olmaya devam etmektedir. Antlaşmanın 1951’deki başlangıcından bu yana jeopolitik ortam değişmiş olsa da, ANZUS’ta yer alan kolektif güvenlik ve karşılıklı yardım ilkeleri Avustralya, Yeni Zelanda ve ABD’nin savunma politikalarına yön vermeye devam etmektedir. Her ne kadar Türkiye anlaşmaya taraf olmasa da, küresel güvenliğin birbiriyle bağlantılı doğası, ANZUS üyesi devletlerin ve Türkiye’nin diğer uluslararası platformlar aracılığıyla işbirliği çabalarına girmesini sağlamakta ve günümüz güvenlik sorunlarının ele alınmasında çok taraflılığın önemini vurgulamaktadır.