Keşmir’deki Saldırı ve Hindistan-Pakistan Gerilimi

0
42

Keşmir’de sivil turistlere yönelik son saldırı, 2019’dan bu yana bölgede meydana gelen en ciddi saldırılardan biri oldu ve Hindistan ile Pakistan arasında gittikçe tırmanan bir krizin başlamasına neden oldu.

Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim tartışmalı Keşmir bölgesinde Salı günü yirmi altı kişinin ölümüne neden olan terör saldırısının ardından daha da şiddetlendi. Yeni Delhi saldırıdan komşusunu sorumlu tutarken İslamabad olayla ilgili olduğuna dair iddiaları reddetti.

Bu olayın ardından bir dizi misilleme yaşandı ve nükleer silahlara sahip iki rakip arasında askeri gerilimin daha da tırmanması bekleniyor. Hintli yetkililer, birliklerinin Cuma günü Keşmir’de Pakistan askerleriyle ateş teatisinde bulunduğunu söyledi.

Keşmir Pahalgam’da bu hafta meydana gelen saldırı ne kadar önemliydi?

Bu terör saldırısı, 2019 yılında Pulwama’da Hint paramiliter askerlerini taşıyan bir otobüsün hedef alındığı ve kırk kişinin ölümüne neden olan bombalı araç saldırısından bu yana eyalette meydana gelen en ciddi saldırıdır. Ayrıca bu saldırı, yirmi yılı aşkın bir süredir sivillerin -sıradan turistlerin- hedef alındığı en kötü saldırılardan biridir.

Şu ana kadar saldırının sorumluluğunu Direniş Cephesi (TRF) üstlendi. Grup, öncelikle Keşmir Vadisi’nde faaliyet gösteren İslamcı Selefi kökenli bir terör örgütü olan Lashkar-e-Taiba’nın (LeT) vekilidir. LeT 1980’lerde Sovyet-Afgan Savaşı sırasında dönemin El Kaide lideri Usame bin Ladin tarafından finanse edilerek kurulmuştur.

Grup Pakistan’da yerleşiktir ve iddialara göre Pakistan’ın Servisler Arası İstihbarat teşkilatı ve Pakistan ordusu tarafından desteklenmektedir. LeT, 2008 Mumbai saldırısı ve 2001’de Hindistan parlamentosuna yapılan saldırı da dâhil olmak üzere Hindistan topraklarında gerçekleştirilen birçok saldırının sorumlusu olarak bilinmektedir. 2002 yılında Amerika Birleşik Devletleri LeT’i Yabancı Terör Örgütleri (FTO) listesine eklemiş, bu da Pakistan’ı görünürdeki desteğini kaldırmaya ve örgütü yasaklamaya zorlamıştır.

LeT liderleri, Hindistan’ın bölgeye özel ayrıcalıklar ve özerklik tanıyan Hindistan anayasasının 370. Maddesini iptal ettiği 2019 yılında harekete geçerek TRF’nin çekirdeğini oluşturdu. Bu isim, Hindistan hükümetine karşı dini ya da yabancı bir direnişin aksine yerli Keşmir direnişini sembolize ediyordu. 2020’den bu yana Keşmir’deki saldırıların sorumluluğunu LeT veya Jaish-e-Muhammad (FTO listesindeki bir başka cihatçı grup) gibi eski dini terör örgütleri yerine TRF üstlendi.

Hindistan ve Pakistan arasındaki son gerginlikler neye işaret ediyor?

Hindistan-Pakistan ilişkileri son birkaç yıldır nispeten itidalli ve istikrarlı bir seyir izliyordu. Ancak son yaşanan bu elim saldırı durumu değiştirebilir. Hindistan, LeT’in saldırılar gerçekleştirmeye devam etmesinden doğrudan Pakistan’ı sorumlu tutuyor. Pakistan hükümeti ise saldırıdan sorumlu olduğu yönündeki iddiaları reddediyor. Ancak hükümetin inkarına rağmen, Pakistan ordusu kendini jeopolitik olarak dışlanmış hissettiğinde böyle bir saldırının olağan şüphelisi olarak öne çıkıyor. Zira; ABD Başkanı Donald Trump yüz günden az bir süredir görevde ve bu kısa süre içinde Hindistan Başbakanı Narendra Modi Washington’u ziyaret etmekle kalmadı, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance de saldırı gerçekleştiği sırada Yeni Delhi’deydi ve bu saldırı tüm dikkatleri Keşmir’e çekti.

ABD-Hindistan arasında koordineli bir güvenlik müdahalesi bekleyebilir miyiz?

Açıkça koordineli bir yanıt verileceğinden şüpheliyim. Başkan Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da Hindistan’a “tam destek” yönünde güçlü bir açıklama yaptı ve ABD’nin “terörizme karşı Hindistan’ın yanında güçlü bir şekilde durduğunu” belirtti. Ancak Keşmir söz konusu olduğunda ve kriz tırmandıkça daha itidalli bir yaklaşım sergilemesi bekleniyor.

Bu noktada çözüm için umut var mı, yoksa daha fazla tırmanma mı bekleniyor?

Hindistan, 1960 yılında Hindistan ve Pakistan arasında imzalanan ve Dünya Bankası tarafından ülkeler arasında su dağıtımı ve yönetimi için müzakere edilen bir anlaşma olan İndus Suları Anlaşmasına katılımını askıya alacağını açıkladı. Dört savaş dönemi boyunca yürürlükte kalan bu anlaşmayı Hindistan’ın askıya alması iki büyük nehrin Pakistan’a su akışını kısıtlayabilir. Bu, özellikle de Pakistan zaten büyük bir su sıkıntısı çekerken, Pakistan’ın tarımını mahvedebilecek eşi benzeri görülmemiş bir adım olacaktır. Gerilimi daha da tırmandıran Pakistan hükümeti, Hindistan’ın nehir sularını bloke etmesi halinde bunu bir “savaş nedeni” sayacağını açıkladı. Hindistan hükümeti ise askeri harekâtı da içerebilecek güçlü bir yanıt verilmesi hususunda iç kamuoyunun ve medyanın baskısı altında bu kriz sürecini yönetmek durumunda kalacak.

En olası senaryo ise savaşa dönüşmeyecek ama iç kamuoyunu tatmin edecek bir cezalandırma harekatı olarak görülüyor. Minimum riskle; Hava kuvvetlerinin ve füze sistemlerinin kullanılması mümkün.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz